Yaşam

Osmanlı Devleti ve Brezilya’nın İyi Olan İlişkilerini Bozan Kahvenin “Kırk Yıl Hatırı Yokmuş!” Dedirtecek Hikâyesi

Osmanlı ve Brezilya arasındaki ilişkiler, tarihin derinliklerinde kök salmış, farklı coğrafyalardan gelen iki büyük gücün buluşmasıydı. Brezilya, Amerika’nın keşfiyle Portekizlilerin gözbebeği olmuş; uzun yıllar boyunca sömürgeci bir yapı altında varlığını sürdürmüştü.

Kendi içinde dönüşümler yaşayan Brezilya, hakimiyetini ilan ettiğinden beri Osmanlı ile de ilişkiler geliştirmişti. Fakat bu ilişkiler çok geçmeden, kırk yıl hatrı olan ‘kahve’ yüzünden bozuldu!

Bu dönemde Osmanlı Devleti, kendi siyasi arenasında önemli dönüşümler yaşıyordu.

Devlet, 19. yüzyılın başlarında, tek taraflı politikadan vazgeçip çeşitli ülkelerle diplomatik ilişkiler kurarak denge siyaseti izlemeye başladı. İngiltere ile Baltalimanı Antlaşması gibi önemli adımlar atan Osmanlı, bu süreçte birçok ülke ile imtiyazlı ticaret antlaşmaları yapma yoluna girmişti.

Brezilya ile olan ilişkiler ise 1838 yılında Osmanlı Devleti’nin bu yeni politikası neticesinde başladı. Osmanlı, Brezilya ile “Osmanlı-Brezilya Dostluk, İkamet, Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması”nı 5 Şubat 1958’de imzalayarak bu iki farklı ülkenin birbirine olan ilgisini resmiyete döktü.

11 maddeden oluşan bu antlaşma, 1912 yılına kadar geçerliliğini korudu.

Bu antlaşma sadece diplomatik ilişkileri değil, aynı zamanda ticaret ve seyr-i sefain gibi önemli alanları da kapsıyordu. Osmanlı’nın denge siyaseti çerçevesinde attığı bu adım, hem Brezilya ile olan ilişkilerin derinleşmesine hem de Osmanlı’nın uluslararası alanda etkisinin artmasına katkı sağladı.

Antlaşmaya göre devletler, karşılıklı ticaret için diledikleri yerlerde konsolosluklar açabilecekler; ticari olarak imtiyazlı konumda bulunacaklardı.

Brezilya Kralı II. Pedro’nun Osmanlı topraklarını ziyareti ile gelişen ilişkiler, işçi alışverişine kadar ilerledi.

O dönemler Brezilya’nın ekonomisinin temeli kahveydi. Ekonomide söz sahibi olan kahveden dolayı ülkede işçi açığı çok fazlaydı. Bu açığı kapatmak için Avrupa ve Orta Doğu’dan yaklaşık 4 milyon kişi, Brezilya’ya göç etti.

Osmanlı’dan göç edenler, birtakım hukuksuz yaptırımlara tabi tutulmuştu. Devlet, bu hukuksuzlukları Washington elçisi ile halletmeye çalışsa da pek bir sonuç alınamadı. Çözülemeyen bu durum karşısında 1898’de Rio de Janerio ve Sao Paulo’da konsolosluklar açıldı.

Brezilya, bu hamle karşısında boş durmadı ve Osmanlı toprakları olan Mısır ve Yafa’da konsolosluk açtı.

Osmanlı vatandaşlar, önce tarım için gittikleri Brezilya’da pek çok işi yapmaya başladılar. Sokaklarda seyyar satıcıların çoğu Türklerden oluşuyordu. Zamanla işlerini genişleten vatandaşlar, buralarda dükkânlar açmaya başladılar.

İki ülkenin ilişkilerini kötü etkileyen şey de bu kontrolsüz göç ve Osmanlı vatandaşlarının Brezilya’da hâkimiyet kurmaya başlamasıydı. Devlet, asker sayısındaki ciddi azalmadan dolayı da bu göçü engellemeye yönelik girişimlerde bulundu.

Ancak burada çok garip bir şey oldu: Osmanlı’da askerlik yapacak kişiler, Brezilya adına askere alınmaya başladı.

Bunun yanında Osmanlı mallarına düşük, Osmanlı’ya verilecek mallara yüksek vergi uygulanması, iki devletin de birbirine olan kinini körükledi. Sabrın sonuna gelen Osmanlı Devleti, başta bahsettiğimiz antlaşmayı 1912’de tek taraflı feshetti.

Tabii bu tarihten sonra Brezilya geri adım atarak Osmanlı ile tekrar bir dostluk kurmaya çalışsa da Osmanlı Devleti bu duruma hiç yanaşmadı. Başta kurulan dostane ilişkinin yerinde ise yeller esti.

Kaynaklar: DergiPark, MFA

Osmanlı ile ilgili diğer içeriklerimiz:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu